Yaratmak için acı çekmek şart mı?

Severek çalışıp eğlenerek yapmak | The Daniels’ Mindset

Özel 🎈
5 min readMar 19, 2023

2022'nin en tartışmalı filmlerinden birine göz atmayacak ama yönetmenlerinin kafasına girmeye çalışacağız. The New Yorker Festival, 2022'deki sohbetlerine misafir edeceğim sizi. Öncesinde çok kısa bir bilgiyle açılış yapayım.

“Arada bir unutmayan kişi ölçüsüzlük, yorgunluk ve bellek geriliminden ölür.” Roland Barthes

95’inci Oscar Ödülleri (2023) açıklandı.

Everything Everywhere All at Once (Her şey Her yerde Aynı Anda) gecenin açık ara galibi. Ayrıca filmin Türkçe ismi de temiz di mi? Baş harfleriyle kısaltıp HHAA diyelim, ileride bağlamı kurabilmek adına lazım olacak. Evet bu canavar iş; en iyi film, en iyi senaryo ve en iyi yönetmenlik de dahil olmak üzere toplam 7 ödül aldı. Fantastik.

Filmin yazarı, yönetmeni ve yapımcısı kısaca her şeyi olan Daniel Kwan ve Daniel Scheinert ikilisi kendilerini The Daniels diyor. Meraklısı için ikilinin ilk filmi Swiss Army Man de Türkçe isminin hakkını veriyor: Çakı Gibi”.

Filmin kendisi, ödülleri, başarıları, sansasyon yaratması, ya sevilip ya nefret edilmesi gibi konular bir başka kahvenin bir başka sohbeti. Filmi izledikten sonra yönetmenlerin The New Yorker Festival’daki konuşmalarına denk geldim. Burada karşılaştığım şey ise filmin kendisinden daha ilginçti.

Bu filmi çekerken sahip oldukları mind-set!

Dahası yönetmenlerin yaratıcılık üzerine samimi ve tecrübeye dayalı görüşleri oldukça ilham vericiydi. Oscar ödüllü ikili, acı çekmenin yaratıcılıktaki rolünü tartışıyor. Son filmleri üzerinden severek çalışıp eğlenerek yapmaktan ve bunun onlar için öneminden söz ediyor. Temiz metafor ve saf samimiyetle.

Bu yüzden bu konuşmayı Türkçeye çevirmeye karar verdim. Dileyen orijinalini buradan izleyebilir. Okumak isteyen ve okumayı sevenlerle ise aşağıda buluşuyoruz. Seyircinin de yer yer aktif rol aldığı sohbette sunucu ve The Daniels olmak üzere toplam üç kişi var. Başlıyoruz.

Emily Nussbaum (Sunucu)
“Uyarıcılar (Esrar, LSD, Halüsinojen mantarlar vb.) yaratım sürecinizin bir parçası mı?” diye sormuş biri.

Daniel Scheinert
Evet, ama düşündüğünüz gibi değil. Dan (Kwan) uyumak için esrar içeren sakızımsı bir jelibon alır, böylece tüm o süreçleri ve konuşmaları kafasında tekrarlamayı bırakır.

Daniel Kwan
Evet, bu soruya genellikle şöyle cevap veririm: “Uyarıcıları, fikirleri ortaya çıkarmak için değil onları durdurmak için kullanıyoruz.” Ve bence bu, yine, yani DEHB’si olmayan insanlar, düşüncelerin ne kadar müdahaleci ve hoyrat olduğunu ve bunun sürekli devam ettiğini gerçekten anlamıyorlar. Düşünceler, durmadan olmaması gereken yönlere hareket ediyorlar.

Emily Nussbaum
İkili olarak, aynı fikirde olmadığınızda ne yaparsınız?

D. Scheinert
“Swiss Army Man” (Çakı Gibi) filminden sonra, iyi sanat yapmak için ne kadar acı çekilmesi gerektiğine, ne kadar acının buna değeceğine dair büyük bir tartışmamız oldu. Ve benim cevabım, bilirsiniz, onunkinden farklıydı, yani, “Chef’s Table” tarzında bir şeydi. Çünkü bu yapımın iyi bir şeyler ortaya koyabilmek için -yemekti galiba- etrafındaki herkese işkence eden manyaklardan bahsettiğini düşünüyordum. Ama bundan tetiklenmiştim bi’ kere; çünkü Swiss Army Man’i daha yeni çekmiştik, şimdiye kadar yaptığımız en zor şeydi ve bilirsiniz, benim için çok zor oldu. Ve, anlarsınız ya, işler böyle ilerliyorsa iyi sanat yapma konusunda asla anlaşamayacağımızı düşünmüştüm. Ve sonra şöyle oldum: Eğer bu iş bu kadar zorsa, daha fazla film çekmek istemiyorum. Bu iş bu kadar tatsızsa, bu şekilde yapmak istemiyorum, anlıyor musun? Bu defa ise (EEAO) süreçten daha fazla keyif almaya ve daha nazik olmaya çalıştık, kendimize veya ekibe eziyet etmemeye çalıştık. Ve karşılığını aldık, bu anlayış daha iyi bir filmi beraberinde getirdi.

D. Kwan
Pek çok insan film yapım sürecinden bahsederken askerî ve savaş metaforlarını kullanıyor. Mesela, “Dede-torun” gibiyiz! “Burada bir hiyerarşi var ve sana ne derlerse onu yapmak zorundasın yoksa her şey alt üst olur.” Ve tüm kariyerimiz boyunca bu sürecin bir ordudan ziyade yaz kampındaymışız gibi olmasına çalıştık. Ve kimsenin bunu bizim yöntemimizle yapması gerektiğini düşünmüyorum; çünkü, bilirsiniz, sizin diliniz ve süreciniz size özel. Ve bence önemli çıkarım; kendinizin güzel, sağlıklı bir topluluk versiyonunu bulmak ve kabiliyetlerinizi, bu şekilde var olabilmesi için, inşa etmeye çalışmak. Çünkü, bence bu şekilde herkes kendinin en iyi versiyonunu sana sunar, ve en iyi filmi (EEAO) işte böyle yaparsın! Böyle bir filmi 14 milyon dolara yapmanın yolu budur. Filmi ilk bütçelendirdiğimizde “50–60 milyon dolar civarında” bir şey çıkacağını düşünüyordu herkes. Ama bu ordu kafası, bir bakıma “Monsters Inc.” filmindeki “korku — çığlık” aksiyonuyla sonuç almaya benziyor. Evet, bu şekilde enerji elde edersiniz, ama sonra biri bir anda kahkaha atar ve bir bakmışsınız 20 kat daha fazla enerjiniz olmuş. Ve bence bu gerçekten doğru, en azından bizim deneyimimize göre. Setteyken sevgiye ve eğlenceye çok fazla alan açıyoruz, ve bilirsiniz, kamp egzersizleri gibi şeyler de var. Bu da insanlara her gün enerji veriyor.

Emily Nussbaum
Ne tür egzersizler? Ekibin ve oyuncuların yaptığı türden mi?

D. Kwan
Herkes, her sabah.

D. Scheinert
Evet. Her sabah, sabah sporu yapardık.

D. Kwan
Evet.

Emily Nussbaum
Ne gibi?

Daniels, seyircileri de egzersize dahil ederek Emily’ye kısa ama etkili bir gösteri yaptı.

D. Kwan
İşte sonra şuna geliyorsun, iyi sanat için acı çekmeye gerek var mı? Ve aslında bir nokta rehavete kapıldığım bir yere gelmiştim. Bu filmle (EEAO) çok gurur duydum, öyle de olacaktı zaten, hatta kimse izlemese, hiç yayınlanmamış olsa bile. Ama biliyordum işte — bundan gerçekten gurur duyuyorum, biliyordum, kim ne der bilmem ama benim içim rahattı. Ve birkaç ay tembellik ettim… “Acı çekmiyorum, harika hissediyorum o zaman hiçbir şey yapmama gerek yok, müthiş!”, böyleydim.

Ama sonra birden “Belki de bir şeyler yapmak için acı çekmem gerekiyor, [Emily “baktın böyle gitmiyor” dercesine gülüyor] bir eksikliğin ya da yaranın beni tetiklemesi gerek, bir şeyler olmalı, bilirsiniz, beni konfor alanımdan çıkaran bir şey!” Ama alınacak ders bu değil, asıl ders şu ki, iyi sanat yapmak için acıya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ama acı, sen bunu yapsan da yapmasan da var olacak, anlıyor musun? Coşku, tazelenme ve iyileşme için olduğu gibi acı, kafa karışıklığı ve ıstırap için de belli dönemler vardır. Ve bir sanatçı olarak yapman gereken şey hangi dönemdesin farkında varmalı ve bundan en iyi şekilde yararlanmalısın.

Evet, işte böyle. Bu mind-set ile işler daha iyi mi daha kötü mü olur orası ekibe de bağlı; ancak daha eğlenceli olacağı kesin. Bu da o işi yapmaktan keyif aldırır. En temelde istediğimiz şey de bu değil mi?

Ve son olarak söylemeliyim ki çeviri zor iş, anladığım ile anlatmak istenilen arasında uçurum olabiliyor. Bu yüzden, eksiğimi görüp katkı sunmak isteyen herkese aklım ve kalbim açık.

--

--